KıbrısManşetRÖPORTAJLAR

Özgör: “İş sağlığı ve güvenliği aslında her alanda güvenliktir”

MEYDAN KIBRIS-ÖZEL HABER

UKÜ Rektör Yardımcısı, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Doç. Dr. Erkay Özgör, Kıbrıs’ın kuzeyindeki iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yasal düzenlemeleri değerlendirerek, yürürlülükte olan yasa ve düzenlemelerin temel düzeyde içeriklerinin bulunduğunu belirterek, Çalışma Dairesi’nin oluşturduğu teknik komitede çalışma yürüttüğünü kaydetti.
Doç. Dr. Erkay Özgör, yasal mevzuata ilişkin herhangi bir sıkıntı olmadığını ifade ederek, esas sıkıntının uygulamada olduğunu vurguladı.
İş sağlığı ve güvenliği konusunda çalışanların farkındalık düzeyini değerlendiren Doç. Dr. Erkay Özgör, ülkede çalışan işçilerin iş ortamı ve koşullarını yeni öğrendiği için iş sağlığı ve güvenliği bilinci fazla bilincin olmadığına dikkat çekti.
İş sağlığı ve güvenliği konusunda eğitimler verildiğini anlatan Doç. Dr. Erkay Özgör, çalışma dairesi’nin eğitimlerinden söz ederek türkçe bilen işçilerin eğitimden verim aldığını ancak yabancı işçilerin dil sorunu olduğu için anlatma sıkıntısı yaşandığına dikkat çekti.
“İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ; ASLINDA HER ALANDA GÜVENLİKTİR”
KKTC iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevcut yasal düzenlemeler nedir?
Aslında KKTC’de yasal bağlamda yeterli anlamda yasa ve tüzükler mevcuttur. Temel düzeyde içerikleri bulunuyor ve ara ara revizyonları da yapılıyor. Şu anda Çalışma Dairesi’nin oluşturduğu teknik komitede, birlikten bir arkadaşımız ile bu komiteye katılıyoruz. Risk Değerlendirme Esasları adındaki tüzüğümüzün güncellenmesi üzerine bir çalışma var. Topluma ve iş yerlerine tam faydalı olacak bir hizmet sağlanabilmesi adına geçen hafta bu konu ile ilgili üyelerimizle bir çalıştay yaptık ve herkesin fikrini aldık. Mevcut yasa ve tüzükler yeterlidir. Fakat koşullara uygun bir şekilde ara ara güncellemesi yapılmalıdır. Bakanlıkta bu konuda fikirlere açıktır. Bundan kaynaklı olarak yasal mevzuatlarla alakalı bir sıkıntımız yoktur. Ancak bu yasaların iş ortamlarında uygulanmaması esas sorunumuzdur.
İş sağlığı ve güvenliği konusunda çalışanların farkındalık düzeyini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Burada çalışanı da ikiye bölmemiz gerekiyor. Kıbrıslı ve Türkçe temelli olan kişiler daha kolay farkındalık kazanıyor. Bunun yanı sıra iş odaklı dışarıdan getirilen çalışanlar, buradaki iş ortamı ve koşullarını bile daha yeni yeni öğrendiği için iş sağlığı ve güvenliği bilinci fazla yoktur. Dolayısıyla bu insanların Temel İş Sağlığı ve Güvenliği alması gerekiyor. Buradaki en büyük engelimiz dildir. Üçüncü ülke vatandaşlarının çoğu İngilizce bilmiyor. Biz bu insanlara bu eğitimi veremiyoruz. Birlik olarak bununla ilgili girişimimiz var. Sivil Toplum İş Başında Projesi adı altında Avrupa Birliği’ne başvuru yaptık. Olumlu sonuçlanması durumunda görsel odaklı veya teknolojiyi kullanarak bütün çalışanlara evrensel bir eğitim materyali oluşturarak bilgiyi aktarmayı hedefliyoruz. Şu aşamada ancak bu şekilde farkındalık yaratabiliriz.

Çalışanlar nasıl bir eğitimden geçiyor ?
Çalışma Dairesi’nin belirlediği 6 saatlik bir eğitim var. Burada temel iş sağlığı güvenliği uygulamaları ve düzenlemelerinin yanı sıra sağlık güvenlik işaretleri hakkında bilgi veriliyor. Bütün İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları hizmet verdikleri iş ortamına bu eğitimleri veriyor. Türkçe bilenler bu eğitimi çok iyi anlıyor ve farkındalıkları artıyor. Aslında 6 saat yeterli değildir ama şu aşamada kısa da olsa bir eğitimin verilmesi yeterlidir. Dil sorunu olan yerlerde bunu rahatlıkla aktaramıyoruz ve bununla ilgili girişimler yapılmalıdır.
“İşveren önlemleri alsa da çalışanlar uymayabiliyor”
İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili sorunlar yaşıyor musunuz?
Mutlaka yaşanıyor. İş sağlığı ve güvenliği hizmeti vereceğimiz iş yerinde önce ortamın değerlendirilmesi yapılıyor. İş yapılan sahaya gidilerek risk sıralaması yapılır ve bunlarla ilgili alınacak önlemler iş yerine bildirilir. Ancak bazı işyerleri biraz ilgisiz olabiliyor. Bazen de iş veren bu önlemleri alsa da çalışanlar uymayabiliyor. Çalışanlar uymadığında da birçok kaza ortaya çıkabilir. İşverenin, baret, bot ve yelek gibi ihtiyaçları karşıladığı noktada bazı çalışanlar bunları kullanmıyor. Aslında çalışan da bunun farkındalığını algılayıp bunları kullanması gerektiğini anlamasıyla birlikte bazı kaza ve ölümlerin önüne geçebiliriz.
İş kazalarının önlenmesi için hangi stratejilerin uygulanması gerekiyor?
İş kazalarının önlenebilmesi için öncelikle iş ortamının güvenliğinin sağlanması gerekiyor. İş sağlığı ve güvenliği uzmanları çalışma alanına gittiğinde kişisel koruyucu donanımın öncesinde ortam güvenliğini inceliyor. Kişi kendini istediği kadar korusun, bir alet açık olmaması gerekirken açık kalırsa gün sonunda kişiye zarar verecektir. Dolayısıyla önce ortam güvenliği diyoruz. Bunun dışında kullanılan ürün ve ekipmanların güvenilir olması gerekiyor. Ardından, son adım olarak kişinin kendini koruması için önlemler alınır ve bilgiler verilir. İlk adım ortam ve çevre, ikinci adım üretim koşulları, son olarakta kişinin kendini koruması ile birlikte bir iş yerinde tam anlamıyla bir iş sağlığı ve güvenliği sağlanır.
İş sağlığı ve güvenliği uzmanları, çalışanları sizce nasıl teşvik edilmelidir?
Çalışanlar teşvik etmek için bahsettiğim gibi eğitimde farkındalığının artırılması gerekiyor. Genelde eğitim vermek için gittiğim işyerlerinde sorun olarak gün içinde çalışırken fotoğraf çekme görevi veriyorum. Son derste bu fotoğraflar açıp çalışanlara ‘’Siz burada çalışırken nasıl tehlikeler görüyorsunuz?’’ sorusunu yönetiyorum. Kıvılcım çıkarken gözlük takmadıklarını, eldiven kullanılması gereken yerde kullanmadıklarını vb. gibi cevaplar veriyorlar. Dolayısıyla kendilerini bu tehlikeli işleri önlem almadan yaparken gördüklerinde farkındalık kazanıyorlar. Görsel odaklı eğitimle çalışanlarda iş sağlığı ve güvenliği bilgisini çok rahat bir şekilde oluşturabileceğimi düşünüyorum.

“Üretim alanlarında iş sağlığı ve güvenliğine çok dikkat etmemiz gerekiyor”
İş sağlığı ve güvenliği konusunda sizce hangi alanlarda iyileştirmeler yapılmalıdır?
Bugün en çok kaza ve ölümler inşaat alanlarında görülüyor. Ancak inşaat alanlarında iş sağlığı ve güvenliği eğitimi almak zorunludur. Bu eğitimi alıyorlar iş sağlığı güvenliği uzmanı raporunu yazıyor ve takibini yapıyor. Burada tezat olan eğitimin zorunlu olması ve bu eğitimin verilmesi karşılığında inşaat alanlarında ölümlerin hızla artmasıdır. Bu eğitime rağmen ölümler ve kazalar artıyorsa ya işveren çalışma alanında yeterli güvenliği sağlamıyor ya da çalışanlar eğitimden yeterince farkındalık kazanmadığı sonucuna ulaşıyoruz. Zaman zaman çalışanlar rahat çalışarak işini hızlı bitirmek uğruna kendi güvenliğini riske atıyor. Bunlara dikkat edilirse eğer yaralanmaların ve ölümlerin azalacağını düşünüyorum. Bunun dışında üretim alanlarında iş sağlığı ve güvenliğine çok dikkat etmemiz gerekiyor. Üretim alanlarında mekanik aletler kullanıldığı için bu aletlerden yaralanma riski vardır. Sanayi kollarında, farklı üretim koşullarında iş sağlığı ve güvenliğine daha çok önem gösterilmelidir.
“Denetlemeler maalesef yeterli değil fakat bunu tek taraflı düşünmemek gerekiyor”
Sizce iş sağlığı ve güvenliği ülkemizde ne kadar uygulanıyor?
Aslında, iş sağlığı ve güvenliğini doğru uygulayan işletmelerimiz var. Bu durumu kendi ürünlerini pazarlarken kendilerine bir artı olarak da kullanıyorlar. İSO belgesi bulunan ve çalışanlarının güvenini bir ortamda üretim yaptığı bilinen bir markanın ürününü insanlar daha rahat alıyor. Yasada zorunlu olmasına rağmen denetleme mekanizmaları sağlam olmadığı için her işletme bunu yaptırmıyor. Denetlemeler maalesef yeterli değil fakat bunu tek taraflı düşünmemek gerekiyor. Devletin İSG denetimi yapacak yeterli kadrosu yoktur. Biz Çalışma Dairesi ile bu konu üzerine çalışmalar yapıyoruz. Çalışma Dairesi’nde İSG ile ilgilenen az sayıda müfettişi var ve çok ilgileniyorlar. Ancak, bu 2-3 kişiyle yürütülecek iş değildir. Adım adım bunun arttırılarak denetlemelerin yapılması gerekiyor. Bu doğrultuda işverenlerin İSG’nin zorunlu oluşunu anlayarak yaptırmaya başlayacaktır. Bununla birlikte, iş kazaları ve birçok olayın önüne geçebileceğimizi düşünüyorum. Herhangi bir kazada Çalışma Dairesi gidip işyerini incelendiğinde İSG almadığını fark ediyor ve bu durum karşısında işyeri ceza alıyor. Fakat, kaza olduktan sonra bir önem arz etmiyor. Dolayısıyla kazaları önleyici girişimler yapmamız gerekiyor. KKTC’de 120 civarında İSG uzmanımız var ve bu da yeterli altyapımızın olduğu anlamına geliyor. Ancak sektör İSG uzmanı talep etmesi gerekiyor. Denetim eksikliğinden kaynaklı sektör, İSG hizmetinin alınması zorunlu olmasına rağmen talep etmiyor.
Çalışanlar hangi yasal haklara sahiptir?
Çalışanların bir çok hakkı vardır. İSG uzmanları iş yerlerine denetlemeye gittiğinde iş güvenliğinin yanı sıra çalışanların hakkını alıp almadığını da göz önünde bulunduruyor. Hatta verdiğimiz eğitimlerde çalışanlarını işverenlerin hakları adı altında bilgi de veriyoruz. Çalışanların barınma, beslenme gibi birçok hakkı vardır fakat en önemlisi de iş sağlığı ve güvenliği hakkıdır. İşçi, eğer güvenilir bir ortamda çalışmıyorsa orada çalışmayı reddedebilme hakkına sahiptir. Ancak bunu uygulamak şu aşamada maalesef zordur.
“Birçok revizyonu Çalışma Dairesi ile birlikte yapıyoruz ve çok memnunuz”
Tüzük değişikliğiyle ilgili düzenlenen çalıştayın sonucu nedir?
Bu tüzük risk değerlendirmesi tüzüğüdür. İşyerine gidildiğinde, nelere bakılacak, riskler nasıl değerlendirilecek ve raporlamada önlemler nasıl belirlenecek soruları üzerine hazırlanan bir tüzüktü. Bütün üyelerin fikrini yansıtması adına böyle bir çalıştay düzenledik. Bu çalıştayda güzel fikirler ortaya çıktı. Sonucunu yayımladık ve teknik komitede görüşülmek üzere Çalışma Dairesi’ne aktardık. Orada, sadece iş sağlığı ve ortamındaki riskler değilde acil durumlarda neler yapılması gerektiği, tatbikatların periodik olarak yapılması ve acil durum ekiplerinin belirlenmesi üzerine öneriler vardır. Buna ek olarak, işverenin ve dairenin anlayamayacağı bazı karışık tablolar bulunuyor. Bunları sadeleştirerek, ortamda hangi riskin olduğunu ve hangi önlemler alınmalıdır şeklinde basitleştirilmiş bir risk değerlendirme raporlamasına gidilmesi üzerine hemfikire varılmış bir çalıştay yapıldı. Bu aslında varolan bir tüzüktü fakat yetersiz olduğu düşünüldü. İSG uzmanının o ortamda bulunması gerektiği ama bazı durumlarda ona destek olabilecek iş sağlığı ve güvenliği koordinatörlerine de ihtiyaç vardır kıstası getirildi. Bu aşamada iş sağlığı ve güvenliği koordinatörü kavramı da tüzüğe yerleşmeye başladı. Koordinatörler, 40 saatlik eğitim alan ve İSG uzmanının hazırladığı rapora göre takip yapabilecek kişilerdir. Beşin üzerinde çalışanı olan her işyerinde koordinatörlerin bulunması gerekiyor. Bu koordinatörler eğitim alançalışanlardan da olabilir. Eskiden meslek ve ortam odaklı bir değerlendirme yapılıyordu. Biz bunun yetersiz olduğunu ve bazı şeylerin gözden kaçabileceğini düşündük. Dolayısıyla daha tehlike odaklı bir risk değerlendirmesine gidilmesi gerektiği kanısına vardık. Birçok revizyonu Çalışma Dairesi ile birlikte yapıyoruz ve çok memnunuz. Uzmanların fikirlerini önemsiyorum ve ona göre adım atıyorlar.
“İş sağlığı ve güvenliği; aslında her alanda güvenliktir”
İş sağlığı ve güvenliği hakkında neler söylemek istiyorsunuz?
İSG bir kültürdür ve biz bunun çok başındayız. İş sağlığı ve güvenliği, aslında her alanda güvenliktir. Bir insan evinde oturduğunda da o ortamda başına gelebilecek riskleri ön görebiliyor ve önlem alabiliyorsa bunu iş ortamında da sağlayacaktır. Örneğin, kişinin çocuğunu sivri uçlu masalardan korumak için kenarlarına sivriliğini önleyici birşey takması da önlemdir. Dolayısıyla İSG bir kültürdür. Bu küçükken eğitim sistemimize entegre edilirse ileride iş ortamında daha rahat önlemler alacaktır.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu