Konya: “25 yıl önce biz tüm Arap ülkelerine et satıyorduk”
Çamlıbel bölgesinde büyükbaş hayvancılıkla uğraşan Ecevit Konya, son yıllarda hayvancılığın giderek kötüleştiğine vurgu yaparak döviz kurunun artışının sektörü olumsuz etkilediğini ifade etti. Konya şu açıklamaları yaptı; “Mazot ve suya hergün zam yapıyorlar. Dolayısıyla dövizin yükselişi sektörümüzü fazlasıyla olumsuz etkiliyor. Aç kaldığımız günde oldu fakat hayvanımızı beslemek zorundayız. Hayvanlarımızı aç bırakmamız verim almamamıza neden olacaktır. Biz kendimizi düşünemiyoruz. Düşündüğümüz tek nokta hayvanlarımızdır.”
‘’HÜKÜMET İSTESEYDİ EYLEMİ İLK GÜNDE ÇÖZERDİ’’
Hükümetin mevcut politikalarını eleştiren hayvan üreticisi Ecevit Konya, asgari ücretin artışıyla sektördeki sorunların artış gösterdiğini vurgulayarak, hayat pahalılığının önlenmesi gerektiğini savundu.
“İthal et geldiği zaman hiç bir şekilde satışımız olmayacak”
Hayvancılığın geldiği noktayı değerlendirir misiniz?
Hayvancılık çok kötü durumdadır. Eskiden hiç zorlanmadan geçiniyorduk. Eskiden biraz zorlansak da çalışmalarımız daha iyi oluyordu. Şimdi geçen yıldan bu yıla kasaplar bile mandıramıza gelmez oldu. Hayvan satışımız yok, hayvanlarımız elimizde kaldı. Şimdi gündemde olan ithal etin ülkemize gelmemesi için mücadele ediyoruz. Mandıramızda bulunan hayvanlarımızı satamıyorken ithal et geldiği zaman hiç bir şekilde satışımız olmayacaktır. Bu kararın doğru olmadığını düşünüyorum. Üretici kendi elindeki hayvanı halka satamayacak ve hayvancılık tamamen bitecek. Asgari ücret arttı ve otomatik olarak yem ve işçi maaşları da yükseldi.
“Döviz sektörümüzü fazlasıyla etkiliyor”
Döviz kurunun son dönemlerdeki artışı sektörü etkiliyor mu?
Evet, etkiliyor. Bizim tüm girdilerimiz döviz üzerinden ama satışımız Türk Lirası üzerinden. Hayvan fiyatlarının zamlandığıı söylüyorlar, fakat kasaplar hayvanı 220 TL’den alıyor. Herhangi bir zam gelmiş değil. Mazot ve suya da hergün zam yapıyorlar. Dolayısıyla döviz sektörümüzü fazlasıyla etkiliyor. Aç kaldığımız günde oldu fakat hayvanımızı beslemek zorundayız. Hayvanımızı eksik bırakmamız yeterince verim almamamıza neden olur. Biz kendimizi düşünmüyoruz, düşündüğümüz tek şey hayvanlarımızdır.
Sektörde bir kaos var. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bence bu hükümet diktatörlükle bir sonuç alamaz. Asgari ücreti yükseltme ile elimize bişey geçtiğini düşünüyorlar ama asgari ücretin yükselmesi demek hayatı daha pahalı yaşayacağız demektir. Sektördeki sıkıntılar ancak düzenle gelir. Girdi maliyetlerinin düşürülerek, hayat pahalılığının önlenmesi gerekiyor. Bugün bir traktörün günlük benzin maliyeti 4 bin TL’dir. Bu sorunlar koltukta oturularak çözümlenemez.
“25 yıl önce biz tüm Arap ülkelerine et satıyorduk”
Sürdürülebilir bir hayvancılık politikası için neler yapılmalıdır?
Sektöre denge getirilmesi gerekiyor. bir taraftan asgari ücrete ve girdi maliyetlerine zam yapılırken süte zam yapılmıyor. Süt paralarından hiç memnun değiliz. En azından hayatımızı idam ettirebilecek bir noktaya gelmelidir. Sadece hayvan üreticiliği ve yetiştiriciliği yaparak hayatını kazanan üreticilerimiz için bu koşullar zordur. Memur olanlarda durum bu şekilde değil. Onlar yapılan artış ve imkanlardan faydalanabiliyor. Ama biz öyle değiliz. Destek dedikleri noktanında bize büyük bir katkısı yoktur. Eylemlerimizde de haklıyız. Hükümet hükümet olsa eylemi ilk günden çözerdi. 25 yıl önce biz tüm Arap ülkelerine et satıyorduk. Şimdi ne değişti ki de bu şekilde bir karar alınıyor. Gelecek etin garantisini kim verecek? Birçok soru işareti vardır. İthalat gerçekleşirse bu ülkede üreticinin sonu gelecektir. Hükümet düşünceli olduğunu belirtiyor. Madem bu kadar düşüncelidir ve ithal et gelecek buradaki hayvancıları devlet memuru yapsınlar. Ben de böyle bir çözüm öneriyorum, bizde bunca zoluğu yaşamayalım.
Son zamanlarda adada tekelleşmenin arttığını gözlemliyoruz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Hayvancılık yapmaya mecbur olmayan bu işi bu koşullarda bırakır. Mecbur olanlarda bu koşullarda tamamen silinecek. Bu durumda da sektör maalesef tekelleşecek ve birkaç üreticinin eline kalacak.
