Kıbrıs

Oğuz: Hedef kendi ayakları üzerinde duran bir KKTC

İçişleri Bakanı Dursun Oğuz, KIBRIS TV’de katıldığı canlı yayında Ankara’da imzalanan İktisadi ve Mali İşbirliği Antlaşması’nın hedefini ortaya koydu.

Erdoğan ve Yılmaz’a teşekkür… Dursun Oğuz, “Türkiye’nin tavrı ‘Kendi ayakları üzerinde durabilen KKTC’nin yaratılmasıdır. Bunu Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da sürekli dile getiriyor. Protokol ile KKTC’nin kendine yetebilen bir noktaya gelmesi ve bu çerçevede yatırımlar yapılması amaçlanıyor.” dedi.

“Hayat standardı yükselecek”… “Mali İşbirliği Protokolü çok büyük imkânlar sağlayacak.” diyen Bakan Oğuz, KKTC’nin yıllardan beri ihtiyaç duyduğu yatırımların tamamlanacağını belirterek, “Bu yatırımların hepsi de halka dokunacak, hayat standartlarını yükseltecek yatırımlar. Hem eğitim hem de sağlık kaliteli hizmeti vatandaşımıza götürebilmeyi hedefliyoruz.” diye konuştu.

İçişleri Bakanı Dursun Oğuz, Ankara’da imzalanan İktisadi ve Mali İşbirliği Antlaşması ve Bakanlık bünyesinde yürütülen çalışmalar hakkında önemli açıklamalar yaptı. Bakan Oğuz, KIBRIS TV ekranlarında Elif Şen Çatal tarafından hazırlanıp sunulan “Nerede Kalmıştık?” programına konuk oldu.

Oğuz, İktisadi ve Mali İşbirliği Antlaşması hakkında konuşarak, 16 milyar TL hibeyi içeren protokolün tarihin en büyük protokolü olduğunu belirtti. Mali İşbirliği Protokolü’nün büyük imkanlar sağlayacağını ve gelecek açısından önemli fırsatlar yaratacağını belirten Bakan Oğuz, ülkeye yapılan yatırımlar ve büyük projeler için Türkiye’ye teşekkür edilmesi gerektiğini belirtti. Oğuz, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın “Kendi ayakları üzerinde durabilen bir KKTC” söylemini hayata geçirmek için ciddi anlamda çaba sarf ettikleri ifade ederek, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yardımcısı Yılmaz’a teşekkür etti.

“Mali İşbirliği Protokolü çok büyük imkanlar sağlayacak”

İçişleri Bakanı Dursun Oğuz, Mali İşbirliği Protokolü’nün KKTC’ye önemli imkanlar sağladığını ve gelecekte de büyük fırsatlar yaratabileceğini belirterek şunları söyledi:

“Mali İşbirliği Protokolü çok büyük imkânlar sağlayacak ve gelecek anlamda da güzel imkânlar yaratabilecek bir protokol. Birileri bu protokolleri eleştiriyor ama baktığınızda burada altyapı yatırımlarının hepsinin hibe olduğunu görüyoruz. Sadece nakit olarak bütçeye gelen katkılar kredi olarak borç anlamı taşıyor. Bütçenin içerisinde savunma giderleri vb. giderler KKTC’ye Türkiye Cumhuriyeti tarafından destekler ile gerçekleştiriliyor. Bu çerçevede, asrın projesi olan su projesi sayesinde bugün çok rahat ediyoruz. İki gün arıza çıktığında da neler olduğunu hep birlikte gördük. İklim değişikliklerinden dolayı da daha önce yeten su artık yetmiyor ve bu, ülkede su ihtiyacının çok büyük boyutlara gelmesine neden oldu. Su ciddi bir ihtiyaç ve gereksinimdi. Daha önce bu iş balonlarla başladı ama sonra asrın projesi yapılarak devam ettirildi. Su projesine baktığınızda da ciddi eleştiriler var ve bu proje de KKTC’ye Türkiye Cumhuriyeti tarafından yapılan bir hibe. Bu konular çok eleştiriliyor ama bizim aslında buradan Türkiye Cumhuriyeti’ne teşekkür etmemiz gerekiyor. Her zaman Türkiye’nin tavrı “Kendi ayakları üzerinde durabilen bir KKTC” şeklinde, bunu da devletin en zirvesinde olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da sürekli dile getiriyor. KKTC’nin ne kadar kendine yetebilen bir noktaya gelmesi herkes tarafından istenilen ve temenni edilen bir durum ve bu çerçevede yatırımlar yapılıyor.”

“Sağlık ve eğitim anlamında önemli yatırımlar yapılıyor”

Bakan Oğuz, yapılan anlaşma çerçevesinde sağlık ocakları ve polikliniklerin yer aldığını, bu yatırımların KKTC’nin yıllardan beri ihtiyaç duyduğu sağlık hizmetlerini karşılamak amacıyla yapıldığını belirtti.

“Bu yatırımların hepsi de halka dokunacak, hayat standartlarını yükseltecek yatırımlar. Hem eğitim hem de sağlık anlamında ülkenin neye ihtiyacı olduğunu biliyoruz; yeterli derecede ve kaliteli hizmeti vatandaşımıza götürebilmektir.” diyen Bakan Oğuz, hükümetin KKTC’nin bu hizmetlerden yararlanmasına öncülük etmesinin en büyük hedefleri olduğunu kaydetti.

Oğuz, “Bu hedeflere ilerlerken yerel gelirlerimizin yetmediği durumlar var, bunda açık yürekli olmak gerekir. Bu işlerin gerçekleştirilebilmesi için daha büyük kaynaklara ihtiyacımız var; işte burada da devreye Anavatan Türkiye giriyor ve KKTC’nin gelişmesine, ihtiyaçlarının karşılanması yönünde altyapı yatırımlarına her türlü destek veriyor. Bu yapılan destek mutlaka belli periyotlarda ve öncelik sırasına göre gerçekleşiyor. Bu öncelikler de iki ülke arasında yapılan ihtiyaç tespit analizlerine göre belirleniyor ve bu şekilde de ilerliyor. Son yapılan anlaşma da bu şekilde gerçekleşmiştir.” dedi.

Oğuz: Yarım kalan projeleri tamamlamak ülkenin menfaatine

Bakan Oğuz, Tarım Bakanlığı dönemine atıfta bulunarak Güzelyurt Bölgesi’nde yıllardır bir soğuk hava deposunun gerekliliğini vurguladıklarını dile getirdi ve bunun için de adım atıldığını anlattı:

“Birçok kez dile getirdik ama olamadı. Ancak bugün 40 bin ton kapasite belirlendi ve 15 bin tonunun ivedilikle yapılması için adımlar atıldı. Sayın Başbakanımız da bu konuda sürekli bizlere yarım kalan projelerin bitirilmesi gerektiğini belirtiyor. Öyle ya da böyle birçok gerekçe ile birçok proje yarım kalmış durumda; bunların nihayetlenmesi ve sonuçlanması bu ülkenin menfaatleri açısından önemlidir. Bu çerçevede de birçok yıllanmış proje hayata geçiriliyor ve bitiriliyor. Biz bunlara yasaları da dahil ediyoruz. Mesela belediyeler reformu bu ülkenin ihtiyacıydı, gerçekleşti. Hal yasası bir ihtiyaçtı, gerçekleşti. Yabancılara mal satışı yıllardan beridir söyleniyordu, gerçekleşti. Hükümet birçok alanda yapılan tespitlere, ihtiyaç analizlerine göre gerekli müdahaleleri ve yapılması gerekenleri yapıyor. Bu aynı zamanda bir istikrarın göstergesidir.”

“Genç girişimciler ülkenin geleceğini şekillendiriyor”

Bakan Oğuz, genç girişimcilerin ufkunun açılması ve yeni projeler sunmasının ülkenin ilerlemesi açısından büyük önem taşıdığını vurgulayarak mali işbirliği protokolü kapsamında girişimci projelere destek verildiğini söyledi.

Bakan Oğuz, devlet kadrolarında çalışmanın yaygın bir talep olduğunu ve bu talebin devam ettiğini belirterek, özel sektördeki çalışma koşullarının iyileştirilmesinin önemine vurgu yaptı. Oğuz, “Özel sektörün gelişmesi ve rekabet ortamının artması bu bağlamda çok önemli. Sosyal güvenlik yasası ve iş güvencesi gibi konular maddi gelirle doğrudan ilişkilidir.” dedi.

“Yabancıdan alınan para ile sosyal konut yapılacak”

Bakan Oğuz, Başbakanın sosyal konut yapma konusundaki kararlılığına vurgu yaparak, yabancılara satılan mülklerden elde edilen gelirlerle bir fon oluşturduklarını belirtti.

Yabancılara satılan mülklerden elde edilen gelirlerin yüzde 3’ü haricinde yeni bir fon oluşturulduğunu ve yüzde 5’inin Taşınmaz Mal Komisyonu’na (TMK) aktarılacak şekilde ödenen tazminatlardan bir kaynak oluşturulduğunu açıklayan Oğuz, şunları söyledi:

“Sayın Başbakanımız ilk günden beri sosyal konutu yapacağız diye bir fikir ortaya koydu ve bunun da arkasında ve biz bu konuyla ilgili çok ciddi bir şekilde çalışıyoruz. Bu çerçevede yabancıya yapılan mülk satışlarından bir fon oluşturduk. Yabancıya satılan mülkten yüzde 3’ün haricinde yeni bir fon koyduk ve yüzde 5’i Taşınmaz Mal Komisyonu’na (TMK) aktarılacak şekilde ödenen tazminatlardan bir kaynak oluştursun dedik. Yani bir yabancı bu ülkeden bir mülk alırken oradan aldığımız verginin bir kısmına oransal TMK’ya para aktarıyoruz, o tazminat ödensin diye. Yüzde 4 oranında da sosyal konut fonu yarattık, oraya aktarılıyor. Yani yabancıya mal satılıyor, oradan aldığın fonla da kendi insanıma sosyal konut yapmak ile ilgili özellikle faiz farkını kapatmakla ilgili bir fon yaratıyorum. Oradan da kendi insanımız yararlansın diye çalışmalarımız devam ediyor. Burada devlet araziyi kendisi verecek, bedelsiz bir şekilde ve gelen malzemelerle ilgili muafiyetler olacak ve ortaya uygun bir fiyatta emlak çıkacak. Bu emlağı da hiç evi olmayan kendi vatandaşlarımız yararlanacak. Bu fonla veya sosyal konut ilgili nasıl yapılacağı ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor.”

“Nüfus konusuna bir nokta koyacağız”

Bakan Oğuz, Göç Merkezi’nin devreye girmesiyle ciddi bir nüfus verisi elde edileceğini ve bu merkezin MAKS projesi ile destekleneceğini ifade etti. MAKS projesinin yerel yönetimlerle birlikte yürütüldüğünü ifade eden Oğuz, bu girişimlerin tamamlanması sonucunda nüfus konusunda rakamın kesinleşeceğini ifade ederek, şunları kaydetti:

“Kısa sürede Göç Merkezi’nin devreye girmesiyle ciddi bir veri elimizde olacak. Bunun yanında MAKS projemiz var, Mekansal Adrese Dayalı Proje, bunu da belediyelerimizle birlikte yürütüyoruz. 15 belediyemiz bu konuyla ilgili çalışmalarına devam ediyor. Nüfus konusuna da bir nokta koyacağız, bu projeler sayesinde ve bunu veriye dayalı güncel bir şekilde gerçekleştireceğiz. Kişilerin takibini de bu projeler üzerinden sağlayabileceğiz.”

Kaçaklara af şansı

Bakan Oğuz, KKTC’de kayıt dışılığın önlenmesi amacıyla bir af tasarısı üzerinde çalışmaların sürdüğünü de açıkladı. İzinsiz durumda olan kişilerin, işveren bulmaları şartıyla 45 gün içinde kayıt olabileceklerini belirten Bakan Oğuz, bu şekilde izinsiz durumda olan kişilerin çalışma hayatına legal olarak katılabileceklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Daha önce çalışma affı şeklinde bir af tasarısı üzerinde çalışıyorduk. Çalışma Bakanlığımız bu konuyla ilgili sektörlerden gelen talepler doğrultusunda bir çalışma başlattı ve bu ülkedeki kayıt dışılığını önlem açısından önemlidir bence. KKTC içerisinde olan kişiler izinsiz durumdaysa bir işveren bulmak kaydıyla 45 gün içerisinde kayıt olarak, çalışma hayatına ve kayıt altına girecekler ve bu şekilde legal hale gelecekler. Yapılan tespitlerde işçilerin çalıştırıldığı ancak kayıt dışı oldukları yönünde tespitler vardı. İşverenlerin bu konuyla ilgili iş gücüne ihtiyacı olduğunun söylenmesi üzerine bunun yasal hale gelmesi yönünde böyle bir affın çalışma hayatındaki iş gücünü değerlendirmeleri yönünde bir çalışma. Yani dışarıdan iş gücü getirmek yerine içeride bulunan iş gücünü kayıt altına alarak, kayıtlık esasına yönelik yararlanılmasını ön görüyor. Hükümetimizde bu talebi olumlu gördü ve bu çerçevede çalışmalar oldu. Yurt dışına kapalıydı bu çalışma en başında ama biz tarım alanında bunu da KKTC’de daha önce çalışmış olmak şartıyla açarak narenciyede ve hayvancılık alanında iş gücü bulunması yönünde de çalışmalar yaptık.”

Bakan Oğuz, yabancılara mal alımıyla ilgili Meclis’ten geçirdikleri yasanın önemine vurgu yaptı

“Ülke kontrol altında tutulmalı”

İçişleri Bakanı Dursun Oğuz, mal satışı üzerinden yapılan spekülasyonlara ilişkin de konuştu. Bakan Oğuz, “KKTC elden gidiyor” şeklindeki söylemlerin sadece belli kişiler ve gruplar tarafından dile getirildiğini belirtti. Yabancılara mal satışıyla ilgili yasanın açık ve şeffaf olduğunu ifade eden Oğuz, yeni düzenlemelerin belirsizlikleri ortadan kaldırmayı amaçladığını ifade etti.

Bakan Oğuz, sözleşmeler yoluyla yapılan alımların hukuki açıdan incelendiğini ve edinim hakkının bir tane olması gerektiğini vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:

   “KKTC üzerinde birileri “KKTC elden gidiyor” şeklinde söylemlerde bulundu. Bunlar resmi kaynaklarca değil, sadece belli kişiler ve zümrelerce iki üç ülkenin adı öne çıkartılarak gerçekleştirildi. KKTC’de yabancılara mal satışı ile ilgili yasa gayet açık ve şeffaf. Sorun istismara açık yerlerin istismar edilmesinden dolayı bir belirsizlik ve bilinmezlik vardı, bu yeni düzenleme o belirsizliği ve bilinmezliği ortadan kaldırmaya yönelik şekilde gerçekleşti. Birileri o günkü koşullarda bir yöntem yaratmış. Bu yöntem bir tarafta yasaya aykırı, bir tarafta da usule uygun olmayan, ama yasal bir durum var. Bu da sözleşmeler yasası olarak karşımıza çıkıyor. Sözleşmeler hukukuna göre bir hak bireysel anlamda ortaya çıkıyor. Yasa açık bir şekilde KKTC’de bir yabancı bir tane daire alabiliyor diyor veya bir dönüm arazi veya 5 dönüm içerisinde bir ev alabilir şeklindedir.

Siz bir yabancı olarak 10 taneyi nasıl alacaksınız? İşte onun formülünü bulmuşlar ve sözleşmelerle bu yola başvuruluyor ama edinim hakkı bir, tapu çıkarsa bir. Sözleşmelerde alım hakkının bir tane olması gerekirken, bir şekilde hukuksal görüşe dayanarak sözleşmeler yoluyla birden fazla kayıtlar yapılmış ama edinime giderken bir tane şeklinde gidiliyor. Siz şimdi 10 sözleşme kaydı yapabiliyorsunuz ama bir tane tapu alabiliyorsunuz. Biz bu bilinmezlikleri ortaya çıkaralım dedik ve tapuda olan veriyle eldeki veriyi düzenlememiz gerekiyordu. Bu çerçevede bir düzenleme yaparak öncelikle bugüne kadar yapılmış her şeyi kayıt altına alınması ile ilgili girişimlerde bulunduk.

Bir de bundan sonrası ile ilgili aynı şekilde devam etmemesi ile ilgili önlemler almamız lazım. Bundan sonraki süreçte de artık o yapılan dolambaçlı yolları kapattık ve her şeyi devletin kontrolü altında olacak şekilde düzenlemeler yaptık. Emlakta bir değer var ve insanların arazileri değerleniyor. Bu çerçevede biz mevcut inşaat alanlarında bir şekilde belirleme yaparak KKTC’nin yüzde 3’ünden fazlası yabancılara satılamaz dedik. Bu, KKTC’nin yabancılaşmasının önünü kapatır. Bunu yaparken de ilçe bazlı olarak da yüzde 7’den fazlası gidemez dedik. Bunun yanında tarım alanları ile ilgili de Başbakanımızın yönlendirmeleri ile çalışmalarımız devam ediyor. Bunun yanında tanınmayan bir KKTC’ye 100’ün üzerinde yabancı ülkeden insanlar gelip yasalar çerçevesinde mülk almak istiyorsa bu ülke için bir şanstır.”

Kıbrıs Gazetesi- Taha Can GÜRLEK

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu