Köşe Yazıları

Elçin Süleymanov: Osmanlı Çarşısında Son Bahar II Kısım…

Size biraz da saray önündeki şarkıcıdan konuşayım. Sarayın her önemli gününde o ebasını giyer; sarayönünde şarkı okurdu…
Yağmur damlaları narin-narin yerdeki hazan yapraklarına dokunarak kendi aşkını bildiriyordu… Şarkıcıysa bu ortamdan ilham alıyordu…
Türküler, şarkılar söyleyerek Osmanlı insanının serencama doğru ilhamlandırıyordu…
Kolay değildi bir çağ kapanıp bir çağ başlayacakdı… Beğenen olur, beğenmeyen olur isyan çıka bilirdi, her şey titizlikle ayarlanmalı idi…
Sevinç saray önüne mutlululuğun çehresini getiriyordu, sonbaharda ilk bahar açıcak Tanzimat dönemi başlayacaktı.
Bu çehreyi Osmanlı insanının yüzünde görmek mümkündü… Budur! Şarkıcı yine bir şarkı okumaya başladı, onun sesi saray penceresinden padişahın oturduğu masada bile duyuluyordu:

Nergislerin gözü yaşlı kalanda,
Yasemenler saçın yolur neyleyim?
Yaz akşamı seni bilki bu nigar,
Ağrın alım, yada salım, neyneyim?
Osmanlıda her türlü etnikler yaşamaktaydı. Hattı Hümayun onlara eşitlik getirecekti. Saray tüm vatandaşlarına eşit sarılmayı hedeflemişdi…
Batılaşma, çağdaşlaşma dönemi saraydan başlayarak Osmanlı Devletinin dört bir yanına yayılmaya başlamışdı…
Şimdi de saray dahilinde bu çağdaşlaşmayı beğenmeyen, beğenmek istemeyen tebadan konuşayım…

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu