Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Asım Akansoy, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda Kıbrıs sorunu ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. BM Genel Kurulu çerçevesinde New York’ta yapılacak görüşmelere dikkat çeken Akansoy, çözüm sürecinde ciddiyet ve sağduyulu bir yaklaşımın gerekliliğini vurguladı.
Akansoy, Guterres’in, Kıbrıslı Türk lider Ersin Tatar ile 22 Eylül’de, Kıbrıs Rum lideri Nikos Hristodulidis ile ise 23 Eylül’de görüşeceği bilgisini paylaştı.
Akansoy “Kıbrıs Türk toplumu artık “havanda su dövmek” yerine sonuç odaklı bir sürece girilmesini beklemektedir. Gün, sonuç alamayıp daha da eskiyen “yeni” siyaset üzerinden hareket etmek yerine, gerçekçi olmak ve insanlarımızı düşünmek günüdür.” ifadelerini kullandı.
Akansoy’un paylaşımı şöyle:
“New York’ta 24 – 30 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek olan BM Genel Kurulu sonrasında, Kıbrıs sorunda belirli bir hareketlilik beklentisi giderek artıyor. BM Genel Sekreteri Sayın Guterres’in, taraflarla yapacağı bire-bir görüşme sonrasında, belirli bir formatta (5+1 veya 4 +1) ortak bir toplantı yapmasının söz konusu olduğunu biliyoruz.
BM Genel Sekreteri, Tatar ile 22’sinde, Hristodulidis ile 23 Eylül’de görüşme yapacaktır.
Son günlerde hükümet içinde çok farklı sesler yükselmeye, karşılıklı suçlama/eleştirme oyunları oynanmaya başlamıştır. Oysa konunun ciddiyeti ortada. Kıbrıs sorununun “karşılıklı kabul edilebilir ve kapsamlı” bir çözüme ulaşması için ciddiyetle çalışmak, Kıbrıs Türk toplumunun hak ve çıkarlarını gözetip, bir an önce çözüme ulaşacak adımların atılmasını sağlamak gerekmektedir. Bu noktada sağduyulu bir siyasi tavıra ihtiyaç vardır.
Kalıcı ve kapsamlı bir çözümün ancak ve ancak BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde mümkün olabileceği gerçeğini göz ardı etmeden hareket etmek, sonuç odaklı, zaman tahditli, siyasi eşitliğin pazarlık konusu yapılmadığı, olası bir yol kazasında Kıbrıslı Türklerin bu statükoda boğulmayacağı bir eksende müzakere masasının kurulması için çalışmak gerekir.
“Kısmi” veya “hayali” senaryolarla New York’a gitmek ve “maksimalist öneriler” veya “önşartlar” sunmak, acil toplumsal beklentiyi karşılayamayacağı gibi, yeni açmazlara yol açacaktır. Bu durum, uzlaşı süreci yerine karşılıklı ön şartları peşi sıra gündeme getirecektir.
Bir diğer nokta elbette uzun süredir ortaya koyduğumuz gibi, Kıbrıslı Türkler arasında ortak akıl yaratılmasının ve toplumsal beklentinin gözetilmesinin zorunlu olduğudur. Toplumun yüksek oranda talep ettiği tek olası çözüm zemini olan BM Güvenlik Konseyi kararları kabul edilmelidir. Gerçek ve gerçekçi olan budur.
Anlaşılan odur ki, New York görüşmesi, olası bir süreci öngörecektir. Nasıl yol alınacağı bugün için önemli bir konudur. Ve elbette Kıbrıs sorununa bilgi ve deneyimi ile hakim bir kişi olarak Guterres’in oraya koyacağı yaklaşımların gözetilmesi gerekir.
Kıbrıs Türk toplumu artık “havanda su dövmek” yerine sonuç odaklı bir sürece girilmesini beklemektedir.
Gün, sonuç alamayıp daha da eskiyen “yeni” siyaset üzerinden hareket etmek yerine, gerçekçi olmak ve insanlarımızı düşünmek günüdür.”