25 Temmuz 1975 Kumarlı’dan Kumarcılar ada hanına göçün 49. yılı anısına..
Dışardaki 40 derecelik yaz sıcağının inadına.. Spor yaptığım otelin saunasında, ağırlık antremanı ve fizik tedavi seansı sonrası 80 dereceyi aşan sıcaklıkta oturuyoruz.
Cuma akşamı, sırf kumar meraklılarının istilası altındayız.
Altmışını henüz devirmiş adamın yanında oturan, otuzlu yaşların son demindeki hanımefendi halinden pek memnun görünmüyor ve söyleneduruyor.
Bu sıcakta şu halimize bak, diyor. Kıbrıs zaten sıcak, yetmiyormuş gibi, bir de saunaya girdik, akıl karı mı bu iş şimdi ve vs. çal çene şikayet zinciri örüyor.
Hava o kadar sıcak ki diyor, çarşıya, alışverişe gidelim dedik. Baygınlık geçirip kendimizi otele geri zor attık.
Kaçıncıdır geliyoruz Lefkoşa’nın ne Han’ından haberimiz var ne hamamından ne de tarihi eserinden.
Zaten sabaha kadar casinodasın. Ben sıkılıyorum orda, ben tavla bile bilmem ne işim var kumarhanede.
Ay sigaradan nefes alamıyorsun.
Ziller, sinyaller, çınlamalar her bir oyun makinesinden alakasız rahatsız edici sesler kafam şişti.
Ay neydi o öyle, kaşık gibi tırnaklarıyla oyun makinelerine abanıp, eve kapatılan çişi gelmiş sokak enikleri gibi ekranları tırmalayıp pençelemeler.
Adamların dudaklarından düşmeyen sigaradan sararmış bıyıklarının ucundan akan bira damlaları..
Ay hafazanallah kafayı yemişler ruh hastaları ayol!
Kadın böyle söylenedururken benim aklıma yıllar önce yaşadığım bir hikaye geldi.
Bundan 10 yıl kadar öncesi bir bahar mevsimiydi. Kumarcılar Hanı Asmaaltı Meydanı’na nazır bir kafede kahve içiyorum.
Delik kulağım, yine muhabbet hırsızlığında masaları geziyor. Derken ileri yaş, bol makyajlı kokona denilen tarzda, kumar için adaya gelenlere benzer bir teyzenin ağzından şu cümleler kulağıma çalınıyor.
Aaa şuraya bakar mısın, diyor, bayan kokoş. Tevekeli değil, demek ki bundan sebep, Kıbrıs’ın tarihinde varmış bu kumar işi.
Baksana şekerim, Osmanlı zamanında bile kumar oynama hanı yapmışlar.
Ne alaka diyor, yanındaki bir başka benzeri yaşlı teyze.
Ve öbürü, akabinde, uydurmuyorum ya, baksana tabelasında “Kumarcılar Hanı” yazıyor ya işte, diyor.
Hayır efendim, kazın ayağı öyle değil diyerekten, her zamanki gibi kültürel yanlış anlamaları düzeltmek adına, üzerime vazife olmasa da müdahale etmekten kendimi alıkoyamıyorum.
Ve başlıyorum anlatmaya:
Kıbrıs’ımızın tarihinde kumarın, bahisin, Kumarcılar Hanı’nı ile bir alakası tabii ki yok.
Hanın adının “Kumarcılar” olmasının nedeniyle ilgili bir kaç iddia var.
Yapılış tarihinden bu güne Han-ı Kumari, Kumarcı, Küçük Han olarak anılagelmiş. Son olarak Hımarcılar, yani bu günkü anlamıyla “Eşekçiler” Hanı olarak da anılmış. Kumarcılar Han’ı olarak bilinegelmiştir.
Nedir bu Kumarcılar tarihi..
25 Temmuz 1975’te Adana’nın Osmaniye ilçesinin “Kumarlı” köyünden Kıbrıs’a göç eden baba tarafımın köy isminin “Kumarlı”oluşu hep ilgimi çekmiş ve garibime gitmişti.
İlk gençlik yıllarımda, 108 yaş dolaylarında vefat eden, Oğuz Türkmenlerinin bir kolu olan Avşar yörük boyunun Halloğulları aşireti şeceresinden gelen dedem Halil İbrahim Özer’e köyün adının neden “Kumarlı” olduğunu ve bugünkü anlamıyla bahis oyunlarıyla ne alakası olduğunu sormuştum.
Dedemden öğrendiğim kadarıyla:
Osmanlı Döneminde, Osmanlı yönetiminin kırsaldaki Türkler’i sadece Tarım ve havancılıkla uğraşmakla sınırlı bıraktığı zamanlarda.
Ve hatta yerleşik hayata geçmeleri için kılıç salladığı 16-17. yüzyılları arası..
Bir eşek sırtında yurtları dolaşarak. Yani, göçebe yaşayan yörük çadır yerleşkelerini gezerekten.
Farklı yörük obalarından satın aldıkları koyun ve keçileri çeşitli laf cambazlığıyla, laf ebeliğiyle en düşük fiyata satın almak için kırk dereden su getiren..
Bu hayvan alışverişi esnasında bir nevi kumar düzenine benzer ticarette şark kurnazlığı yapan küçük baş hayvan alıp satan tacirlere “Cambaz veya Kumarcı” denirmiş.
Babamın köy adı Kumarlı’nın da küçükbaş hayvan alıp satanların, yani cambazcılık veya Kumarcılık edenlerin köyü anlamına geldiğini öğrenmiştim.
Kıbrıslı Türklerin de Osmanlı ataları tarım ve hayvancılıkla uğraşan. Toros dağları yörük Türkmen kökeninden geldiğine göre..
Kıbrıs köylerini belgesel çekimleri için dolaşırken, Kıbrıs Türk yaşam kültüründe de küçükbaş hayvan alım satımı yapanlara “Cambaççılık” yani cambazcılık edenler dendiğini duymuştum.
Neyse, sauna sıcaklığından Kumarcılar Hanı’na, oradan da şeceremin köküne inip yine konuyu uzatmışım.
Konu başlangıcımız neydi, saunadaki genç hanım kumarbaz sevgilisine çemkiriyordu.
Ağabeyimize üzüldüm, adam zaten gece kumarda kaybetmiş, aşkta kazanıp kazanmadığı belli değil ve kadının susacağı yok gibiydi.
O ağabeyimize şunları söylemeyi çok istedim, ama üzerime vazife değildi.
Söyleyemedim, bari yazayım da içimde kalmasın..
Dondurucu bir gecede aşk kaçamağı için hayatıyla kumar oynayanlar. Sevgiliyi ısıtmak için kendini, eşinin sadakatini, başkalarından gelen aşk mektuplarını, kitapları, biten aşkların ve evliliklerin fotoğraflarını yakanlar..
Şimdi, bu harlı yaz ayında, Lefkoşa’da üstelik 80 derecelik sauna ortamında kaçamak sevgilisinin corlaması altında dünyevi cehennemi yaşar.
Kıbrıs’ımızın kumar meselesine dönersek sevgili sevgili okur..
Bizim bu adada her şeyimiz kumar. Yollarımız mesela, yüzyıllık ihmal eseri yollarımız, hayatta kalma şansı adına en büyük kumarımız.
Ecelle her gün kumar oynuyoruz.
Rakamı belli olmayan saldım çayıra nüfusa göre hastane ve doktor yetersizliği nedeniyle şans eseri yaşıyoruz.
Ateşkes altında barış kumarı bir başka şans denememiz.
Kıbrıs Türk Halkı En büyük kumarı da, ya şans yüzümüze gülerse diye Annan Planı’na %65 evet diyerek geleceği üzerine oynadı ve kaybetti.
Yani azizim, KKTC’de kumar olmayan bir yanımız, yaşamımız, şansımız yok. Toplum olarak kaybettik ama, kazanacağız hırsımız da bazı kronik bağımlı kesimlerde hala oldukça yüksek.
O yüzden bazıları diplomalar üzerinden kumar oynuyor. Bürokratlar görevini kötüye kullanıp çıkar ve kazanç temin etme kumarına girişiyor.
Bunlar sadece oynadıkları kumarda yakalananlar. Yakayı kurtaranlar köşe başlarını dönüp, üstüne de tur atıyor.
On bin yıldır gelmiş geçmiş egemenliklerin tek başına iktidarsız, plansız, rast gele hayati zevklerinin kumar tatmin masası Kıbrıs.
Beş yıldızlı kumar meselesi bu ada memleketin kaderi. Kumarcılar için yol geçen hanları da çok eski..
Candaş Özer Yolcu
25 Temmuz 1975 göçü anısına..