Dilek Orhan: Bir eğer, üç keşke, iki dilek…
BİR EĞER
ÜÇ KEŞKE
İKİ DİLEK
Cahil geldim. Cahil gideceğim. Aslında kendime haksızlık ve bilgelere küstahlık yapmayayım.
Yazının icadından bu güne; 5500 yıl ve onca bilge geldi, geçti. Çözemediler insan hallerini. Ben mi çözeceyim?
Neyse, konuya geleyim!
Dünyanın akıbetinin konuşulduğu sıra dışı bir dönemden geçerken, Dünyada bir damla coğrafyada, Dünyadan büyük kirlilikte bilgiler dolaşıyor.
Rivayete göre;
Orman yanarken, kendi ağacının derdinde, ormanın gölgesinde ferahlamak yerine, yanacak ağaçların küllerinde oturma niyetinde olanlar varmış.
Bir de bu kirliliği sırtlanıp, eski zaman bohçacıları gibi kapı kapı dolaşıp, kirli bilgi satanlar etrafa dadanmış.
Bir muş, bir mış.
Ben bir eğer ile başlayayım.
EĞER BU KİRLİ BİLGİLER, RİVAYET DEĞİL, DOĞRUYSA;
gelsin üç KEŞKE!
KEŞKE, bunca çabayı yıllardır “hasta” dediğiniz sistem ve ekonomiyi iyileştirmeye harcasaydınız.
KEŞKE, her gün eksilen güven, güvenlik ihtiyacını yeterince karşılasaydınız.
KEŞKE, kurunun yanında, yaşı da yakmayıp, işinde, gücünde, toplumun derdinin peşinde olanlara huzurlu bir nefes aldırsaydınız.
Sırada, iki DİLEK var.
Korkaklık yerine, cesaret ve
ilk taşı en günahsız olanın atmasını dilerim.
“Yazanın niyeti, okuyanın kabiliyeti” diye çok sevdiğim bir söz vardır.
İyi niyetimden zerrece süphem olmadığı gibi, bu yazıyı hakkını vererek okuyacak olanların kabiliyetinden de şüphem yok.
Sevgi şifadır, sevgiyle kalın, tüm sevgisizlere inat..
Kasım 2023