Kıbrıs

Hasipoğlu: Rum tarafının haklarımızı reddeden uzlaşmazlığına katkı sağlamaktan vazgeçmelidir

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile heyetinin Cenevre’de Kıbrıs konusunda ortaya koyduğu görüşlerin, sergilediği tutumun gayet yerinde ve doğru olduğunu vurguladı.

UBP Basın Bürosu’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, Hasipoğlu, Kıbrıs Türk tarafının bunca yaşanandan ve Rum tarafının hâlâ iddia ettiklerinden sonra, Kıbrıslı Türklerin egemen-eşitliğini kabul edilmeden ortaya çıkacak çözümün adil, kalıcı ve yaşayabilir olamayacağını kaydetti.

Hasipoğlu, “CTP’nin 6 Mayıs’ta yapılan Meclis Danışma Kurulu toplantısında, Meclis kapalı oturumuna katılma yönünde imza verdikten iki gün sonra Meclis’e girmekten vazgeçmeleri, keza CTP Genel Başkanı’nın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a yönelik sözleri ile tavırlarının halka iradesine ve devletin en yüce makamına karşı yapılmış kabul edilmez bir tutum haline geldiğini” belirtti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın dün Cumhuriyet Meclisi’nin olağanüstü toplantısına katılarak Kıbrıs konusundaki gelişmeleri, Cenevre görüşmelerini anlatarak, parti temsilcilerinin görüşlerini dinlediğini dile getiren Hasipoğlu, toplantıya Meclis’te temsilcisi bulunan tüm partiler katılırken CTP’nin gereğini yapmadığını ve Parti Genel Başkanı’nın hâlâ Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a geçerli olmayan iddialarla saldırmaya devam ettiğini kaydetti.

“CTP heyeti ile hep beraber 2017 yılında Cenevre ve Crans Montana toplantılarındaydık. Bu toplantılarda Rum tarafının uzlaşmaz tutumunu hep beraber yaşayıp gördük.

Hatta, orada bulunan parti temsilcileri olarak Genel Sekreter Guterres’in gelip süreci sonlandırması için bir belge imzaladık.” ifadelerini kullanan Hasipoğlu, orada birlik olunabileceğini gösterdiklerini dile getirerek şunları belirtti:

“Ben 2017 yılında gerçekleşen İsviçre görüşmelerinde UBP temsilcisi olarak katılırken, bırakın bilgilendirmeyi, dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı’nın yüzünü dahi göremedim. Türkiye’nin garantörlüğünün sulandırıldığı, Kıbrıs Türk tarafının daha fazla toprak tavizi vermesi gerektiğini öngören Guterres çerçeve belgesini Sayın Akıncı kabul ettiği zaman, ne kabul etmeden önce Meclise gelip bilgi verdi, ne de kabul ettikten sonra Meclis’e bu konuda bilgi verildi.”

2017 yılında, dönemin başbakanı Hüseyin Özgürgün ile Cenevre görüşmesindeyken harita dahil hiçbir konuda bilgi alamadıklarını anımsatan Hasipoğlu sözlerine şöyle devam etti:

“Bütün bu yaşanmışlıklar var iken, sırf ortaya koyduğumuz görüşler benimsenmiyor, 40 yıldır görüşülen federasyonu müzakere etmekten vazgeçtik diye, şeffaflık kisvesi altında Cumhurbaşkanı Tatar’a saldırılmasını anlayabilmiş değiliz. 

Görüşümüzü benimsemeyebilirsiniz, saygı duyarız, ama makama saygı duyulmasını da bekleriz. 2017 yılındaki İsviçre görüşmelerinde UBP temsilcisi olarak bana ve dönemin Başbakanı’na karşı yapılanlara rağmen, bizler hiçbir zaman Sayın Akıncı’nın Kıbrıs’ta yaptığı toplantılara katılmamazlık, makamına saygıda kusur etmedik, ama yöntemini ve pozisyonunu toplantılara katılıp her zaman eleştirdik. Keşke Crans Montana da sonuç alıcı bir müzakere stratejisi geliştirilseydi ve bir sonuca ulaşsaydık.

Sayın Akıncı’nın ve kendisini destekleyen partilerin en büyük hatası buydu. Rum tarafına güvendiler, dönüşümlü başkalığı ve siyasal eşitliğimizi kabul edeceklerini zannettiler ve haritayı masaya yatırdılar, ancak güvendikleri dağlara kar yağdı.”

Kıbrıs konusundaki federasyon görüşmelerinin 2017 yılında Crans Montana’a çöktüğünü, Rumlarla federasyon olamayacağı dönemin Cumhurbaşkanı, Türkiye ve Ulusal Birlik Partisi tarafından bu çöküşün hemen arından açıkça ortaya konulduğunu dile getiren Hasipoğlu, “Rum tarafı dün hangi zihniyette ise bugün de aynı zihniyettedir. Kıbrıs Türkü’nün egemen eşitliğini, yönetime etkin katılımını, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devamını, ada zenginliklerinin adil paylaşımını dün de istemiyorlardı, bugün de istemiyorlar. Dolayısı ile Kıbrıs Türk tarafı kalıpların dışına çıkmak, hak ve hukukunu korumak için yeni bir politikayı uygulamak durumundadır ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar halktan aldığı onay doğrultusunda bunu yapmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, gerek Cenevre öncesinde gerekse Cenevre görüşmeleri sırasında siyasal partilere gereken değeri verdiğini ve bilgi aktarma, görüş alış verişinde bulunma yoluna gittiğini dile getiren Hasipoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“4’üncü Cumhurbaşkanı kendi döneminde BM’nin düzenlediği toplantılara kendisi bizzat bilgi vermekten kaçınır, temsilcisini bu işi yapmakla görevlendirirken, Sayın Cumhurbaşkanı Tatar, Cenevre’de iki defa parti yetkilileri ile bir araya gelmiştir.

Hal böyleyken, Sayın Akıncı’nın Kıbrıs Türk halkının çok büyük kesimi mağdur edecek bir haritayı, Meclis’in, dönemin hükümetinin, siyasal partilerin bilgisine getirmeden Rum tarafına sunmasına ses çıkarmayan CTP’nin şimdi, 6 maddelik öneri kendilerine danışılmadan görüşme masasına konuldu diye feryat etmesi, Cumhurbaşkanı’na yönelik hakaretamiz ifadeler kullanması, Meclis toplantısına katılmaması doğru ve inandırıcı değildir.

Altı maddelik önerilerin içeriği zaten tüm partilere daha önce paylaşılmıştır.

Önerimizin özü, egemen eşitlik ve uluslararası eşit statümüzü güvence altına bir görüşme sürecinin başlatılmasıdır. Bizler bunu söyleyip, konfederasyon veya federasyon görüşelim demedik, en baştan itibaren paylaştığımız pozisyon ne ise onu dile getirdik.

Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı’nın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a yönelik sözleri ile tavırlarını halka iradesine ve devletin en yüce makamına karşı yapışmış hâlâ devam ettirilen bir tutum haline gelmiştir.

İçinde bulunduğumuz dönem, Kıbrıs Türk halkının birlik beraberliğine, gerçek çıkarlarının korunmasına önem vermeli, Rum tarafının haklarımızı reddeden uzlaşmazlığına katkı sağlamaktan vazgeçmelidir.”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu