İklim krizinin insan sağlığına etkisi COP29’da konuşuldu
“Müzakereciler emisyonları ne seviyede düşürmemiz gerektiğini ya da iklim krizine cevap veren ihtiyaçları konuştuklarında aynı zamanda bizim sağlığımız üzerinde de müzakere ettiklerini unutmasınlar”
UNICEF Sağlıklı Çocuklar İçin Sağlıklı Ortamlar Küresel Programı Başkanı Abheet Solomon:
“Aşırı ısı, bebeklerin erken doğması, küçük doğması ve doğum kusurları üzerinde etkilidir. Sıcaklıktaki her 1 derecelik artışta ölü doğum ve erken doğum olasılığının yüzde 5 arttığını gösteren çalışmalar var”
İstanbul, 12 Kasım 24 (TAK): Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve düşünce kuruluşu The Lancet Countdown tarafından BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı’nda (COP29) düzenlenen basın toplantısında, iklim krizinin sağlık üzerindeki etkileri ele alındı.
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de dün başlayan COP29 kapsamındaki toplantıya DSÖ Çevre, İklim Değişikliği ve Sağlık Departmanı Direktörü Dr. Maria Neira, UNICEF Sağlıklı Çocuklar İçin Sağlıklı Ortamlar Küresel Programı Başkanı Abheet Solomon, DSÖ Azerbaycan Temsilcisi ve Ülke Ofisi Başkanı Hande Harmancı ve The Lancet Countdown Araştırmacısı Maria Walawender konuşmacı olarak katıldı.
Toplantıyı yöneten Harmancı, iklim krizinin bir sağlık krizi olduğunu söylerken ilk sözü alan Neira, sağlık meselesinin iklim krizinde büyük bir önem taşıdığına işaret etmek için COP29’da olduklarını dile getirdi.
Neira, “Müzakereciler emisyonları ne seviyede düşürmemiz gerektiğini ya da iklim krizine cevap veren ihtiyaçları konuştuklarında aynı zamanda bizim sağlığımız üzerinde de müzakere ettiklerini unutmasınlar. İklim krizi bizi hasta ediyor. Çünkü ürettiğimiz gıdaları etkiliyor, içtiğimiz suları, soluduğumuz havayı kirletiyor, okyanusları plastikle dolduruyor, toplumları yerlerinden ayrılmaya zorluyor.” diye konuştu.
İklim krizinin ortaya çıkardığı aşırı hava olaylarının insan sağlığını doğrudan etkilediğine işaret eden Neira, bu nedenle çok sayıda can kaybı gerçekleştiğini hatırlattı.
Sağlık söyleminin iklim müzakerelerinde yer edinmesinin insanların iklim krizini anlamasını kolaylaştıracağını ve bu sayede iklim kriziyle mücadelede daha hızlı aksiyon alınabileceğini ifade eden Neira, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Fosil yakıtlara giden kaynakların azaltılması ya da bundan tamamen çıkılmasıyla şehir planlaması, sıcak hava dalgaları için erken uyarı sistemleri gibi müdahalelerin gerçekleşmesiyle yılda 2 milyon yaşamı kurtarabiliriz. Eğer insanların yaşamlarını korumak istiyorsak sağlık argümanı, COP29’da müzakerecilere daha hızlı ve kararlı sonuçlar aldırabilecek tek motivasyondur. Bu yüzden müzakerecilerin tartıştığı şey yatırım değil, sağlık olmalı.”
– “Çocuklar daha savunmasız”
Çocukların iklim krizi karşısında yetişkinlerden daha savunmasız olduğuna dikkati çeken Solomon ise iklim krizinin şiddetlendirdiği sıcaklıklar, kuraklık, seller, fırtınalar, orman yangınları ve hava kirliliği gibi birçok çevresel etmenin hamilelik sürecinden başlamak üzere bebekler ve çocuklar üzerinde ciddi etkileri olduğunu bildirdi.
Solomon, “Aşırı sıcak koşullar altında, annenin vücudu, gelişmekte olan fetüs için sağlıklı sıcaklığı korumakta zorlanır. Bu nedenle aşırı ısı, bebeklerin erken doğması, küçük doğması ve doğum kusurları üzerinde etkilidir. Sıcaklıktaki her 1 derecelik artışta ölü doğum ve erken doğum olasılığının yüzde 5 arttığını gösteren çalışmalar var.” diye konuştu.
Solomon, COP29 zirvesinden çocuklara yönelik iklim finansmanında artış kararı beklediğini ve Ulusal Katkı Beyanları (NDC) ve Ulusal Uyum Planları (NAP) hazırlanırken çocukların sağlık hassasiyetinin gözetilmesi gerektiğini dile getirdi.
The Lancet Countdown’da doktor, mühendis ve bilim insanı başta olmak üzere 300’den fazla uzmanla iklim krizi ve insan sağlığı arasındaki ilişki üzerine çalıştıklarını aktaran Walawender, dünyanın, gecikmiş iklim eyleminin insani maliyetleriyle karşı karşıya olduğunu anlattı. Walawender, hazırladıkları son çalışmaların, iklim krizinin insan sağlığı üzerindeki etkisinin giderek arttığını gösterdiğini sözlerine ekledi.
(AA/RU/ŞEB)