Kıbrıs

İzcan: Bu düzen sermayeden ve güçlüden yana bir düzendir

İçişleri Bakanı Kutlu Evren’in geçtiğimiz hafta Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda yapmış olduğu, Muhaceret Tüzüğü’ndeki değişiklik konusundaki konuşmasında yaşanan gerginlik bazı kesimleri harekete geçirdi.

Konuyla ilgili Kıbrıs Arena’ya konuşan Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) Genel Başkanı İzzet İzcan, ülkenin içerisinde bulunduğu durumu değerlendirerek ‘’inanç turizmi’’ olarak nitelendirdiği Muhaceret Tüzüğü’ndeki değişimi değerlendirerek, erken seçim konusunda da görüşlerini ortaya koydu.

‘’Bu düzen sermayeden ve güçlüden yana bir düzendir’’

Soru: Ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik bunalımı değerlendirir misiniz?

Kıbrıs’ta yaşanılan bunalımın çeşitli sebepleri vardır ve pandemi de bunun tuzu, biberi oldu. Esas bunalımımız ülkenin içinde bulunduğu durumdur. Ülke şu an itibariyle kriz içindedir, ekonomi durmuştur. Bunu sadece pandemiye bağlamak doğru değildir. Biz halen Türk Lirası kullanıyoruz ve Türk Lirası iflas etmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)’nin Türkiye’deki ekonomik politikası iflas etmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi  (AKP) Türkiye’yi batırmıştır ve kuyruğunda da bizi sürüklemiştir. 500 Milyar TL’nin üzerinde dış borç oluşmuş, işsizlik oranı gençler arasında neredeyse %40’lara ulaşmış, enflasyon %20’ye, faizler ise %25’lere yükselmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi  (AKP) böyle bir ekonomiyle Türkiye’yi yönetiyor. Onun yavrusu da burada bu ülkeyi yönetiyor. Bu hükümet onun yavrularıdır. Onları zorla hükümet yaparak zorla parlamento aritmetiğini bozdular. Mustafa Akıncı’yı devirerek böyle bir düzen kurdular. Bu düzen emekten yana bir düzen değildir. Bu düzen sermayeden ve güçlüden yana bir düzendir.

Dolayısıyla yapılan işler, alınan kararlar halka karşıdır. Halka rağmen meclise yasa tasarıları geliyor. Başta Ercan Havaalanı’nın patronları olmak üzere sermaye kesimlerin vergilerini ve harçlarını bağışlarken; emekçilere, emeklilere, gençlere ve emeğiyle geçinen birçok insana da vergi üzerine vergi koyuyorlar. KDV, emlak, elektrik her şey zamlanıyor. Emek düşmanı hükümetle karşı karşıyayız. Dolayısıyla biz sadece pandemiden değil; yönetimden kaynaklanan ve pandeminin de bunun üzerine eklendiği, 5 bin’den fazla küçük işletmenin kapandığı, 10 binlerce insanın işsiz kaldığı bir ortamda yaşıyoruz.

“Sorun rejim sorunudur”

Bu durumdan kurtulmak kolay değildir. Bu rejimin, statükonun yıkılmasıyla bu ekonomik bunalımdan kurtulabiliriz. ‘’Bu hükümet gidecek, bu gelecek, her şey güllük gülistanlık olacak’’ yalanı yeterince söylenmiştir. Bunu gelmiş geçmiş tüm hükümetler dile getirmiştir. Son seçimden bugüne kadar 2-3 hükümet kuruldu ama hiçbir şey değişmedi. Sorun hükümet endeksli değildir. Sorun rejim sorunudur. Sorun; bu ülkenin içine düşüldüğü durum bu statükodur, düzendir. Bizim barışa, çözüme ulaşamamamız, normalleşemememizdir. Bir savaş psikozu içerisinde yaşıyoruz. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Temmuz’da geleceğim ve dünyaya Kıbrıs’tan meydan okuyacağım’’ ifadesiyle ‘’Kıbrıslı Türkleri kobay faresi gibi kullanacağım, şantaj unsuru yaparak dünyaya sert mesajlar vereceğiz. Dünyayla kavga edeceğiz’’ diyor. Böyle bir ülkede ekonomik refah, kurtuluş olmaz. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetini Türkiye’deki çatışmacı, kavgacı, işgalci (Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Mısır’da, Avrupa Birliği’nde) bir zihniyet yönetiyor.

Burayı yöneten AKP’dir ve bunu halktan saklıyorlar, halka yalan söylüyorlar. Halkın iktidarında yaşanan budur.  Bundan kurtulmak gerekiyor. Çare vardır ve çare, özgür olmaktan geçer. Demokrasiye ulaşmakta, barıştan, kendi kendine yönetmekten geçer. AB ülkesi olmak; dünyayla bütünleşme, ürettiğimizi satmaktan geçer. Üretici insanlar aç… Memurlara da aylıklarınızı keseceğim diyorlar. ‘’Bu rejimden kurtuluş yok!’’ Birleşik Kıbrıs Partisi bunu söylüyor. Ancak bazı soldaki veya sağdaki partiler bunu kabul etmiyor. Ama gerçek budur. Bunlar günü kurtarmaya çalışıyorlar. Ömrümüz geldi, geçti ama aynı şeyleri konuşmaya devam ediyoruz…

“Seçim artık bu ülkede çare değildir’’

Soru: Erken seçim düşüncesini değerlendirir misiniz? Sizce erken seçim olmalı mı? Olmamalı mı? Parti olarak tavrınız nedir?  

Sorunlarımızın nedeni erken seçim değildir. Erken veya geç olması bir şeyi değiştirmiyor. Çünkü sorunlar çözülmüyor. Çok seçim oldu, geldi, geçti… Bu hükümet zaten erken seçim yapmaz. Bu hükümet, hükümet değildir. Bu hükümeti zaten Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile elçilik kurdu. Bu hükümete ne denilirse onu yapıyor. “Nisan ayında seçim olsun’’ denilirse Nisan’da seçim olur. Seçim artık bu ülkede çare değildir. Bu nüfus yapısı, vatandaşlık politikası, Muhaceret Yasalarının dengeleri alt üst olmuştur. Kıbrıs Türk toplumunda irade kalmadı. İrademiz elimizden alınmıştır. Senede 10-20 bin vatandaş yapılarak, nüfusun değiştiği yerde irade kalmaz. Bunlar iradeyi yok ettiler. Bu da AKP’nin politikasıdır. İslamcı, yayılımcı, ümmetçi siyasetidir. Nüfus aktararak Kıbrıs Türk toplumunu ortadan kaldırmak, ülkeyi Hatay’a veya Mersin’e çevirmektir.

Cumhurbaşkanlığı seçimi seçim miydi? Değildi! Seçim adı altında AKP üslerini Elçiliğe kurarak, Paşa Otel’e yerleşti. Orada 2 ay çalıştı ve ilhak siyasetini ve o siyasete desteği savunacakları iktidara açtı. Tekrar aynısı olacak. Bizim buna karşı çıkmamız gerekir. Bu mücadelede seçim de bir araçtır ama o seçimde demokrasi ve barış yanlıların bir olması, tek yumrukta çıkması gerekir. Varsalar eğer, biz varız. Yoksalar eğer o seçimin bir anlamı olmaz. Burada normal bir yermiş gibi, küçük oluşumların kendi aralarında didiştiği ama hep Ankara’nın istediğinin olduğu seçimi biz ne yapalım… O seçim olsa ne olur, olmasa ne olur…

“İnanç turizmi bir tür aldatmacadır”

Soru: Muhaceret Tüzüğü’nde değişiklik yapılması ile ilgili düşünceniz nedir?

Ülkemizde ‘’inanç turizmine’’ yer yoktur. Çünkü onların anlayacağı bir anlamda inanç yoktur. Tekkelerde açılacak olan şeriatı hedefleyen ve hukuk devletini reddeden, ümmetçi bir zihniyetin örgütlendiği alanda turizm yapılacak ve devletin para kazanılacağı mı bekleniyor? Nakşibendi şeyhinin Lefke’deki dergahlarına insan taşıyacak ve para mı kazanacak? Bunlar yalan ve ayıp şeylerdir. Öyle bir şey yoktur. AKP’nin İslamcı, yayılmacı siyaseti vardır. Bunlar bu siyasete ulaşmak için atılan adımlardır. Burada tekkeler oluşturmak; AKP ve ona benzeyen düşüncelerdeki İslamcı, suni İslam’a dayanan zihniyetin güçlendirilmesidir. Bunu Kuran kurslarında, din derslerinde, İslamcı imam hatibin açılışında gördük ve bunu her yerde görüyoruz. Zaten Türkiye’deki bela da budur. Bu bela Kıbrıs’a sirayet etmiştir. Dolayısıyla bu hükümetin İslamcı turizm dediği bu tür şeyler aldatmacadır. İnanç turizmi, İslamcı örgütlerin burada fink atacağı, gelip kadroların 1 yıl rahat ikamet edeceği, örgütleneceği bir çalışmadır. Bu laiklik, Atatürkçülük, devrimcilik karşıtı bir örgütlenmedir. Bu hükümette zaten halka dayanan bir hükümet olmadığı için Ankara’nın hükümeti olduğu için Ankara’dan gelen politikaları uyguluyor.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu