Dünya

WMO’dan “iklim değişikliğiyle mücadelede sadece bilim ve teknoloji yeterli değil” uyarısı

Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) Genel Sekreteri Celeste Saulo, yapay zeka ve diğer teknolojik gelişmelerin iklim konusunda bazı kolaylıklar sağladığını belirterek, “Bilim ve teknoloji tek başına iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma gibi küresel zorlukları ele almak için yeterli değil” ifadesini kullandı.

WMO, birçok kurumun da desteğiyle iklim değişikliğinin dünya genelindeki etkisine ilişkin “Bilimde Birleşmek: İklim Eylemini Yeniden Başlatın” başlıklı raporunu yayınladı.

Raporda, “İklim değişikliğiyle hayati hedeflere ulaşmaktan çok uzağız. İklim değişikliğinin ve tehlikeli hava koşullarının etkileri kalkınma kazanımlarını tersine çeviriyor, insanların ve gezegenin refahını tehdit ediyor.” ifadeleri kullanıldı.

Sera gazı yoğunlaşmalarının rekor seviyelerde olduğu ve gelecekteki sıcaklık artışını körüklediği bildirilen raporda, mevcut politikalar altında bu yüzyılda küresel sıcaklık artışının 3 santigrat derece olma olasılığının yüksek olduğu kaydedildi.

İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin atmosferde, okyanusta ve biyosferde yaygın ve hızlı değişikliklere yol açtığı belirtilen raporda, “2023 yılı, yaygın aşırı hava olaylarıyla rekor seviyede en sıcak yıl oldu. Bu eğilim 2024’ün ilk yarısında da devam etti. Küresel sera gazı emisyonları 2021’den 2022’ye kadar yüzde 1,2 artarak 57,4 milyar ton karbondioksit (CO2) seviyelerine ulaştı.” ifadelerine yer verildi.

Raporda, Paris Anlaşması’nın kabul edildiği 2015’e kıyasla 2030’a kadar sera gazı emisyonlarının yüzde 16 artacağının öngörüldüğü hatırlatılan raporda, şu anda bu öngörülen artışın yüzde 3 olduğu ve bunun da ilerleme kaydedildiğini gösterdiği bildirildi.

2030’a kadar emisyon açığının yüksek kalmaya devam ettiği vurgulanan raporda, “Küresel ısınmayı 2 ve 1,5 santigrat derecenin altında (sanayi öncesi dönemin üzerinde) sınırlamak için, 2030’daki küresel sera gazı emisyonlarının mevcut politikalardan öngörülen seviyelerden sırasıyla yüzde 28 ve 42 azaltılması gerekir.” ifadesi kullanıldı.

Raporda, iklim değişikliğiyle ilgili mevcut politikalar ve Ulusal Katkı Beyanı (küresel ısınmayı 2 santigrat derecenin oldukça altında sınırlamak için ulusal çabaları içeriyor) ile küresel ısınmanın yüzyıl boyunca maksimum 3 santigrat derecede tutulacağının tahmin edildiği de yer aldı.

Tüm koşullu Ulusal Katkı Beyanlarının ve “net sıfır” taahhütlerinin (2050’ye kadar atmosfere salınan sera gazının azaltılarak olabildiğince sıfıra yakın hale getirilmesinin hedeflenmesi) tamamen gerçekleştirildiği en iyimser senaryoda dahi küresel ısınmanın 2 santigrat derece ile sınırlı olmasının öngörüldüğü, bunu 1,5 santigrat dereceyle sınırlama ihtimalinin sadece yüze 14 olduğu da raporda bildirildi.

– “İklim eylemini ve afet riskini azaltmayı desteklemek için acil ve iddialı eylemlere ihtiyacımız var”

Raporda, şunlar kaydedildi:

“Önümüzdeki 5 yıldan en az birinde küresel ortalama yüzey sıcaklığının sanayi öncesi seviyelerin 1,5 santigrat derece üzerine çıkma olasılığı yüzde 80’dir. 2024-2028 beş yıllık ortalamasının bu eşiği aşma olasılığı yüzde 47’dir. İklim adaptasyonu gibi acil azaltım eylemine ihtiyaç var ancak her 6 ülkeden 1’i halen ulusal bir adaptasyon planlama aracından yoksun. Uluslararası kamu adaptasyonu finansmanının akışı 2020’den bu yana azalıyor ve önemli bir finansman açığı devam ediyor.”

Raporda görüşlerine yer verilen WMO Genel Sekreteri Celeste Saulo, “Sürdürülebilir kalkınmayı, iklim eylemini ve afet riskini azaltmayı desteklemek için acil ve iddialı eylemlere ihtiyacımız var. Bugün aldığımız kararlar, gelecekteki bir çöküş ile daha iyi bir dünyaya doğru atılım arasındaki fark olabilir.” ifadelerini kullandı.

Yapay zeka ve diğer teknolojik gelişmelerin iklim konusunda bazı kolaylıklar sağladığını ve yeni ufuklar açtığını belirten Saulo, “Bilim ve teknoloji tek başına iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma gibi küresel zorlukları ele almak için yeterli değil. Giderek karmaşık hale gelen bir dünyada çözümleri birlikte oluşturmak için çeşitli bilgi, deneyim ve bakış açılarını benimsemeliyiz.” değerlendirmesinde bulundu.

(AA/AK/TUĞ)

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu